4 Temmuz 2008 Cuma

deplasman nedir?

2006'daki telekom şampiyonluk maçından önceki gece sabahlama muhabbetlerinde yaptığım çekimlerden 10 dakikalık bir video derledim. çekimleri "montajlarız da ortaya birşey koyarız" kafasıyla yapmamıştım, bu yüzden çekim kalitesi ve kurgu murgu yok pek..dün oturdum "bakalım birşeyler çıkar mı" hesabı kesip biçtim. maksat keyifli bir 10 dakika geçirtmek.
de bakalım aga, "deplasman nedir?"

hemen izle; http://www.izlesene.com/video/spor-deplasman-nedir-sampiyonluk-2006/402168

rapid'den indir; http://rapidshare.com/files/127056673/Film_0001.wmv.html

23 Haziran 2008 Pazartesi

yakında

bir süredir alsancak'la alakalı belgesel-anlatı türünde bir video film çalışması içerisindeyiz.
çekimler dün bitti.
sanıyorum yaz ortası yahut sonuna doğru yetişip, seyre sunulacaktır.

9 Haziran 2008 Pazartesi

turşu da öldü...


yıllarını antalya tribünlerine vermiş bir tribüncü, deplasman emekçisi öldü.
TURŞU'yu kaybettik. onu vuranlar tanımıyordu belki onu tanısalar da farketmezdi...
neşe kaynağımızdı, neler yaşamadık şimdiye kadar onunla? kaç maç, kaç deplasman, kaç zula, kaç zıvana, kaç kahkaha, kaç şamata?...
esaslı garibandı. kenarından kenarından yürürdü hayatı. kaydı düştü sonunda.. tutanı olmadı.
orada, o tribünde sadece bizim bildiğimiz o dille neler konuştuğumuzu asla anlatamadık, asla da anlatamayacağız. anlamayacaklar TURŞU.
ruhun şad olsun TURŞU!
.
"bir çift kanattınız hüznün rüzgarlarında,
dağılıp gitti melekleriniz beyazın öte dağlarında..
ağlasın ardınızdan bir ağızdan bütün dehşetiyle antalya,
turşu sen harbi hayalet, sağlam gariban,
ruhuna el fatiha..."
.

6 Haziran 2008 Cuma

efes şişe, dostluk, steinbeck ve ilginç bir gece...

herşey ono'nun "oğlum yeni bir yer açılmış, efes şişe 2,5 yetele" demesiyle başladı. "nerde la nerde" sorumu takiben, semtin arka sokaklarından birinde, duvarlarında kazım koyuncu posterleri olan mekanda aldık soluğu. ilk kadeh kazım'ın şerefineydi, diğerlerini hatırlamıyorum..."yok efendim şu kadar içtik, vay efendim bu kadar içerim dokunmaz" geyiklerini sevmediğimden (ve rakamı da hatırlamadığımdan) kaç tane içtiğimizi söyleyemeyeceğim ama, öğlen 2'de oturduğumuz mekandan gece 2'de çıktığımızı ve birbirimize dayanarak yürüdüğümüzü söylersem size biraz fikir vermiş olurum sanırım...eve geldik. sızma arifesindeyken, nereden geçtiyse elime sprey boya geçti ve kendi şerefime bir orak çekiç, ono'nun şerefine de bir çember-A çakıverdim duvara.deli gönül coştu bir kere; şu sıralar okumakta olduğum steinbeck üçlemesinin (yukarı mahalle-sardalye sokağı- tatlı perşembe) yukarı mahallesinden çok sevdiğim iki karakterin isimlerini de yazıverdim. e deli gönül dedik, sonoyla kendimi danny ve pilon'a benzetiyordum, bir de bizim isimleri çaktım. kesmedi bir de karikatür çizdim.ama deli gönülün durmaya niyeti yoktu, evden çıktım ve apartmanın içini tamamen boyadım baştan sona...ono da çizim kabiliyeti(?)ni göstermeye karar verdi ve bana katıldı...
*

dünya kadar biranın üstüne bir de boya kokusu çökünce kenarda köşede sızıp kalmışız.ertesi gün öğlen uyandığımızda yine aynı mekana gittik, birer bira söyledik ve ilk kadehleri steinbeck'in, pilon'un ve danny'nin şerefine içtik...


***


bir insan bu kadar mı kabiliyetsiz olur arkadaş. şuna bak...ertesi gün "bu ne olum" dediğimde, "bilader kafam güzeldi" diyor. ayıkken da vinci'dir yoksa!

alsancak. buralar bazılarına göre biraz tehlikeli...

geçen gece ben bir arkadaşta kalırken, ono ile ahmedarif bizim damda (kral teras) hafif piiz eşliğinde gitarla şarkı türkü söylüyorlarmış. saat 11-12 civarı birkaç yavşak gelip travesti komşularımızı taşlamaya başlamış. bizimkiler de olaya müdahale edip, elemanların üzerine veryansın edince, lavuklardan birisi silah çıkarıp sıkmış bizimkilerin üzerine. ono ile ahmedarif geri vites yapmayıp, travestiler de yüklenince kaçıp gitmiş lavuklar. aynı gece travestiler bir polis otosunun camını çerçevesini dağıtmışlar. semtten 1 gece uzak kaldık, tantanayı kaçırdık. olsun, alsancaka hergün bayram.

26 Mayıs 2008 Pazartesi

MEINS 'tan burjuvazinin estetize kalesine CAN BABA TAARUZU


izmir duvarlarında bir MEINS atağı daha. üstelik bu seferki duvar oldukça manidar.SABANCI KÜLTÜR MERKEZİ duvarından sövüyor CAN BABA; salonlar piyasalar sanat sevicileri...





MEINS 'tan ATAK


izmirli gerilla artist MEINS, andreas baader'e alsancak duvarlarından selam gönderdi...
.
andreas baader 70lerin başından itibaren almanyadaki silahlı eylemleriyle tüm dünyaya adını duyuran marksist örgüt RAFın (rote armee fraktion-kızıl ordu fraksiyonu) önder militanlarından. 1977de kendileri için özel olarak inşa edilmiş stammheim hapishanesinde, tecrit altında tutulduğu tek kişilik hücresinde ensesine sıkılan tek kurşunla öldürüldü.